Ömer Demirbağ'ın Hayat Hikayesi | Anıların İzinde (70. Bölüm)

Ömer Demirbağ'ın Hayat Hikayesi | Anıların İzinde (70. Bölüm)

Kısa Özet

Bu video, Şair ve Edebiyat Profesörü Ömer Demirbağ'ın hayatı, anıları ve edebi kişiliği üzerine bir söyleşiyi içermektedir. Demirbağ, çocukluğundan başlayarak ailesi, eğitimi, şiirle olan ilişkisi ve etkilendiği isimler hakkında bilgi vermektedir. Programda, Demirbağ'ın şiirlerinden örnekler sunulmakta ve bestelenmiş eserlerinden biri dinlenmektedir.

  • Ömer Demirbağ'ın çocukluk anıları ve aile kökenleri
  • Şiirle tanışması ve edebi kişiliğinin gelişimi
  • Eğitim hayatı ve etkilendiği hocalar
  • Bestelenmiş şiirlerinden örnekler ve Divan edebiyatına bakışı
  • Peygamber sevgisi ve İslam edebiyatının önemi

Giriş [0:00]

Programın başında sunucu, programın içeriğinden bahsederek, şair ve edebiyatçı Ömer Demirbağ'ı ağırladıklarını belirtiyor. Demirbağ'ın hayatı, hatıraları ve edebi kişiliği üzerine konuşulacağı ifade ediliyor.

Çocukluk ve Aile [2:23]

Ömer Demirbağ, Elazığ'ın Palu ilçesine bağlı Andılar köyünde doğduğunu, çocukluğunun yazlarını köyde, kışlarını ise Elazığ merkezde geçirdiğini anlatıyor. Ailesinin kökenlerinin Bağdat'tan geldiğini ve alim, mutasavvıf ve şairler yetiştirdiğini belirtiyor. Ailede resmi anlamda akademisyen olan ilk kişinin kendisi olduğunu söylüyor. Dedelerinden kalma şiir ve divanlara ulaşamadığını, ancak halk arasında menkıbelerinin yaşadığını ifade ediyor.

Şiirle Tanışma ve Edebi Kişilik [6:01]

Demirbağ, annenin şiir yazılamayacak kadar şiirsel olduğunu, babası için yazdığı şiirleri ise zamanla elediğini belirtiyor. Şiirin tanımını yaparak, insandaki kelam yeteneğinin estetize olmuş biçimi olduğunu ve güzel sanatların şahı olduğunu ifade ediyor. Bir metnin şiir olup olmadığını anlamanın kısasının, o metnin ezberden ezbere, dededen toruna aktarılabilir olup olmadığı olduğunu söylüyor. Yunus Emre ve Aşık Paşa'dan örnekler vererek, şiir ortamında büyüdüğünü ve babasının da şair olduğunu anlatıyor. Küçük yaşlarda hamzaname ve Battalname gibi eserlerin okunduğunu ve bunların aruz ölçüsüyle yazıldığını belirtiyor.

Çocukluk Anıları ve Oyunlar [12:25]

Demirbağ, kedileri ve atları çok sevdiğini, çocukluğunun sokaklarda çamur toz toprak içinde geçtiğini anlatıyor. Çelik çomak, saklambaç gibi oyunlar oynadıklarını ve bu oyunların hem fizyolojinin hem de ruhun gelişmesinde önemli rol oynadığını ifade ediyor.

Yetimlik ve Toplumsal Değerler [16:05]

Demirbağ, İslam kültüründe yetimlere verilen önemi vurgulayarak, yetimliği ruhen sakat kalma hali olarak tanımlıyor. Çocukluk anılarından bir örnek vererek, bir arkadaşının yetim kalması üzerine ona bilerek yenildiğini ve o arkadaşının sevinmesine vesile olduğunu anlatıyor. Ayrıca, Anadolu'da yetimlere yardım etme konusunda çeşitli geleneklerin olduğunu belirtiyor.

Aile ve Eğitim Hayatı [21:54]

Demirbağ, ailesinin Bağdat'tan gelerek Palu'ya yerleştiğini ve Seyyit Ali Bağdadi'nin en büyük dedesi olduğunu belirtiyor. Babasının alim, ulema ve tasavvuf ehli olduğunu, kendisinin ise Elazığ'da ilkokuldan üniversiteye kadar okuduğunu anlatıyor. Üniversitede Bahattin Ögel'in öğrencisi olduğunu ve onunla gurur duyduğunu ifade ediyor.

Bestelenmiş Şiirler ve Müzik [23:44]

Demirbağ, şiirlerinin birçok bestekar tarafından bestelendiğini ve bunlardan birinin de Hüseyin İpek olduğunu söylüyor. Hüseyin İpek'in bestelediği bir gazeli dinleyicilerle paylaşıyor.

Eğitim ve Kariyer [30:58]

Demirbağ, lise eğitimini teknik lisede elektrik bölümünde tamamladığını, ancak elektrikten hiç anlamadığını belirtiyor. En sevdiği dersin edebiyat olduğunu ve sınıf arkadaşlarının çoğunun elektrik mühendisi olduğunu anlatıyor. Üniversite sınavında yüksek puan alarak Erzurum Tıp Fakültesi'ni kazandığını, ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle okuyamadığını ifade ediyor. Daha sonra edebiyat bölümüne girdiğini ve yerini bulduğunu söylüyor.

İlk Şiir ve Edebi Ortam [36:07]

Demirbağ, şiir yazmaya 9 yaşında başladığını, yazdıklarının şiir olduğunu ise sonradan fark ettiğini anlatıyor. Lisede şiir yazmaktan utandığını, ancak zaman zaman bu hastalığın nüksettiğini belirtiyor. İlk şiirinin Türk Edebiyatı dergisinde yayınlandığını ve o dönemde çok heyecanlandığını ifade ediyor.

Askerlik Anıları [47:33]

Demirbağ, askerlik görevi sırasında yaşadığı bir olayı anlatarak, yatak ve dolabının dağınık olması nedeniyle azar işittiğini ve bunun üzerine Abdurrahim Karakoç'un bir şiirini okuduğunu, bu nedenle de toplu isyana teşvik suçundan hapis cezası aldığını söylüyor.

Öğretmenlik ve Akademik Kariyer [51:44]

Demirbağ, askerlikten sonra Siirt İmam Hatip Lisesi'nde Türkçe öğretmenliği yaptığını, ancak öğrencilerin Türkçe bilmemesi nedeniyle Kur'an dersi verdiğini anlatıyor. Daha sonra Van 100. Yıl Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak göreve başladığını ve o günden beri akademisyen olarak çalıştığını ifade ediyor.

Evlilik ve Aile Hayatı [53:11]

Demirbağ, Van'da evlendiğini ve çocukları olduğunu belirtiyor. Kızının edebiyata yatkın olduğunu ve eşinin de şiirlerini dinlediğini söylüyor.

Gönüllü Çalışmalar ve Edebi Faaliyetler [54:43]

Demirbağ, Elazığ ile ilgili çeşitli gönüllü çalışmalar yaptığını, Elazığ dergilerine şiirler gönderdiğini ve televizyon programlarına katıldığını anlatıyor.

Peygamber ve Şiir İlişkisi [1:03:07]

Demirbağ, Peygamber Efendimizin şiir ve şairler hakkındaki kıstaslarını değerlendirerek, şairlerin yalancı olduğu hadisini, Kur'an karşısında şairin ne kadar doğru söylerse söylesin yalan kalmaya mahkum olduğu şeklinde yorumluyor. Aynı zamanda, cennetin anahtarlarının şairlerin dilinde olduğu hadisini hatırlatarak, İslam kültüründe şairlere verilen değeri vurguluyor. Hazreti Hansa'nın Peygamber huzurunda şiir okumasından bahsederek, sanatta kadının yerini belirtiyor.

Etkilendiği Şairler ve Eserler [1:06:18]

Demirbağ, Fuzuli, Yunus Emre, Şeyh Galip, Necip Fazıl ve Mehmet Akif gibi şairlerden etkilendiğini belirtiyor. Kaab bin Züheyr'in hikayesini anlatarak, Peygamber Efendimizin affediciliğini ve şiire verdiği değeri vurguluyor.

Naat ve Münacaat [1:15:17]

Demirbağ, Türklerin Müslüman olmasından sonra Türk edebiyatının İslam'dan etkilendiğini ve her şairin mutlaka tevhit, münacaat ve naat yazdığını ifade ediyor. Baki'nin naat yazmamasının nedenini edep olarak açıklıyor. Kendisinin de uzun yıllar naat yazmaktan çekindiğini, ancak sonunda cesaretini toplayarak bir gazel yazdığını belirtiyor ve bu gazeli okuyor.

Hac ve Umre Anıları [1:19:39]

Demirbağ, umreye gittiğini ve Peygamber Efendimize şiir okumak istediğini söylüyor. Medine'ye girişi ve Medinelilerin Peygamber Efendimizi beklemesini anlatıyor.

Son Mesajlar ve Veda [1:22:44]

Demirbağ, hayatında iz bırakanlara rahmet ve selam gönderiyor. Şiir yazmak isteyenlere, şair doğulur diyerek tavsiyede bulunmuyor. Programın sonunda, Hüseyin İpek'in bestelediği ve Demirbağ'ın yazdığı bir ilahi ile veda ediliyor.

Watch the Video

Date: 9/13/2025 Source: www.youtube.com
Share

Stay Informed with Quality Articles

Discover curated summaries and insights from across the web. Save time while staying informed.

© 2024 BriefRead