Kısa Özet
Bu video, Isaac Newton'un hayatını ve çalışmalarını inceliyor. Newton'un sadece sakin bir bilim insanı değil, aynı zamanda karmaşık ve tutkulu bir figür olduğunu vurguluyor. Simya, teoloji ve bilim arasındaki bağlantıları araştırırken, Newton'un kişiliğindeki çelişkileri ve bunların dehasını nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.
- Newton'un erken yaşamındaki zorluklar ve yalnızlık, kişiliğini ve bilimsel merakını şekillendirdi.
- Veba salgını sırasında geçirdiği "mucizevi yıllar", kalkülüs, optik ve yerçekimi üzerine yaptığı devrim niteliğindeki keşiflere yol açtı.
- Royal Society'deki tartışmalar ve Robert Hooke ile olan rekabeti, Newton'un bilimsel çalışmalarını yayınlama konusundaki isteksizliğini artırdı.
- Darphane'deki görevi ve kalpazanlara karşı yürüttüğü mücadele, Newton'un adalet anlayışını ve acımasızlığını ortaya koydu.
- Newton'un simya ve teolojiye olan ilgisi, bilimsel çalışmalarının ardındaki gizli motor ve dünya görüşünün önemli bir parçasıydı.
- Newton'un mirası, sadece bilimsel keşifleriyle değil, aynı zamanda bilimsel yönteme olan bağlılığı ve evrenin anlaşılabilir olduğuna dair sarsılmaz inancıyla da şekillendi.
DOĞUMUNDAN YÜZYILIN FELAKETİNE: HAYATTA KALMAK İÇİN DOĞAN BEBEK [0:40]
Isaac Newton, 25 Aralık 1642'de İngiltere'de, iç savaşın eşiğindeki bir dönemde dünyaya geldi. Erken doğan ve hayatta kalma olasılığı düşük görülen Newton, adeta hayata meydan okuyarak doğdu. Babasını doğmadan kaybeden Newton, 3 yaşındayken annesi tarafından terk edilerek anneannesine bırakıldı. Bu travmatik deneyim, Newton'un içine kapanık, güvensiz ve aynı zamanda özgüvenli bir kişiliğe sahip olmasına yol açtı. Okulda diğer çocuklardan uzak duran Newton, kendi başına mekanik aletler ve oyuncaklar yaparak ilk dahi belirtilerini gösterdi.
MUCİZEVİ YILLAR: YALNIZLIĞIN VE DEHANIN PATLAMASI [8:07]
1665'te Londra'da başlayan veba salgını nedeniyle Cambridge Üniversitesi kapatılınca, Newton annesinin çiftliğine geri döndü. Bu dönemde, sosyal hayattan ve resmi eğitimden uzaklaşan Newton, zihnini besleyebileceği kitaplarla baş başa kaldı. Bu yalnızlık, Newton'un dehasının patlamasına yol açtı. Matematikte kalkülüsü (türev ve integral), optikte ışığın prizma ile ayrışmasını ve yerçekimi yasasını keşfetti. Ancak, bu keşifleri henüz kimseyle paylaşmadı.
CAMBRIDGE'E DÖNÜŞ: IŞIĞIN SIRLARINI AÇMAK [16:52]
Veba salgınının sona ermesiyle Cambridge'e dönen Newton, Trinity College'da matematik profesörü oldu. İlk iş olarak, Wolstorp'ta tasarladığı yansıtmalı teleskobu geliştirdi. Bu teleskop, o dönemin mercekli teleskoplarından daha net görüntüler veriyordu ve renk sapması sorununu ortadan kaldırıyordu. 1671'de bu teleskobu Royal Society'ye gönderdi ve büyük beğeni topladı. 1672'de Royal Society üyeliğine seçildi ve ilk bilimsel makalesini yayınladı.
PRINCIPIA: BİR KİTAP DÜNYAYI NASIL DEĞİŞTİRİR? [25:29]
Edmund Halley'in ziyaretiyle Newton, yıllar önce hesapladığı ancak veri hatası nedeniyle bir kenara bıraktığı evrensel çekim yasası fikrini yeniden gündeme getirdi. Halley'in teşvikiyle Newton, "Principia Mathematica" adlı eserini yazmaya başladı. 1687'de yayınlanan bu kitap, Newton'un hareket yasalarını ve evrensel çekim yasasını içeriyordu. Bu yasalar, yeryüzündeki ve gökyüzündeki tüm hareketleri açıklıyordu. Principia, evreni anlaşılabilir ve matematiksel yasalara tabi bir saat makinesine dönüştürdü.
KARANLIK LABORATUVAR: SİMYACI NEWTON [33:44]
Newton, Principia'yı yayınladıktan sonra, odasının arka tarafındaki laboratuvarda simya çalışmalarına geri döndü. Simyayı, doğanın en derin sırlarını araştırmanın bir yolu olarak görüyordu. Filozof taşını yaratmak ve kadim kozmoloji sırlarını çözmek için sayısız deney yaptı. Simya çalışmalarının, bilimsel düşüncesini derinden etkilediğine inanıyordu. Ancak, yasal ve itibar nedenleriyle bu çalışmalarını gizli tuttu.
TANRI'NIN ŞİFRESİ: KUTSAL KİTAP YORUMCUSU NEWTON [41:21]
Newton, ömrünün büyük bölümünü Tanrı'nın zihnini anlamak için kutsal kitabı çözmeye adadı. Teslis inancına karşıydı ve Tanrı'nın evrenin mutlak efendisi olduğuna inanıyordu. Kutsal kitaptaki kehanetleri matematiksel ve tarihsel analizlerle yorumlamaya çalıştı. Bu teolojik arayışın, bilimsel çalışmalarını etkilediğine inanıyordu. Ancak, bu tehlikeli inançlarını açıklamadı, çünkü korkuyordu.
DARPHANE'NİN EFENDİSİ: PARA VE İNTİKAM [48:28]
1696'da Newton, İngiltere'nin para sistemini düzeltmek için Darphane'ye çağrıldı. Darphane Müdürü Muavini olarak atandı ve kısa sürede üretim hattını yeniden düzenleyerek üretimi artırdı. Kalpazanlara karşı acımasız bir savaş başlattı ve ünlü kalpazan William Chaloner'i yakalayarak idam ettirdi. Bu dönem, Newton'un adalet anlayışını ve acımasızlığını ortaya koydu.
KRALLIĞIN PRENSİ: ROYAL SOCIETY'NİN DİKTATÖRÜ [55:27]
1703'te Robert Hooke'un ölümünden sonra Newton, Royal Society'nin başkanlığına seçildi. Bu pozisyonu, bilim dünyasını yeniden şekillendirmek ve kendi otoritesini kurmak için kullandı. Hooke'un mirasını silmeye çalıştı ve Gottfried Wilhelm Leibniz ile olan kalkülüs tartışmasında kendi lehine bir karar çıkarttı. Royal Society'yi modern bir kuruma dönüştürdü, ancak bu disiplin bir korku atmosferiyle sağlandı.
DEHANIN GÖLGESİ: NEWTON SONRASI [1:03:52]
Newton'un 1727'deki ölümünden sonra, fikirleri yaşamaya ve dünyayı dönüştürmeye devam etti. Principia, 18. yüzyıl aydınlanmasının temel yakıtı oldu. Ancak, Newton'un kurduğu sistem bazı soruları cevapsız bırakıyordu. 19. yüzyılın sonlarında James Clerk Maxwell, ışığın elektromanyetik bir dalga olduğunu göstererek Newton'un optik görüşünü sarstı. 20. yüzyılda Albert Einstein ve kuantum mekaniği, Newton fiziğini tahtından indirdi. Ancak, Newton'un yasaları hala geçerliliğini koruyor ve günlük hayatımızın temelini oluşturuyor.
İNSAN NEWTON: PARÇALANMIŞ BİR DAHİNİN PORTRESİ [1:11:15]
Isaac Newton, kibirli, ketum, takıntılı, kindar, dindar ve yalnız bir adamdı. Ancak, bu çelişkiler onu bir dahi yapan şeyin ta kendisiydi. Ölümsüz itibar arzusu, Tanrı'nın sırlarına ulaşma tutkusu ve kontrol ihtiyacı, Newton'u motive eden güçlü dürtülerdi. Newton, son büyük simyacılardan biri ve ilk modern bilim insanlarından biriydi. Onun mirası, bilimsel yönteme olan bağlılığı ve evrenin anlaşılabilir olduğuna dair sarsılmaz inancıyla şekillendi.